Eylül Ayına Anlam Katan 5 Aşk ve Ayrılık Şiiri
Eylül Aşk ve Ayrılık Şiirleri
Eylül, eskiden yaprakların sarardığı ve sonbaharın gelişini müjdeleyen bir aydı fakat gelin görün ki, iklimsel değişimler şairlerin ayı eylülü de asri zamanlarda geri plana atmış durumda. Her ne kadar Eylül geldiğinde yerlere dökülen sarı yaprakları ayaklarımızla çiğneyişin verdiği o hazin ve müthiş sesi bu aralar duyamasak da, şairler için Eylül’ün ayrı bir yeri vardır. Eylül demek aşk demek, ayrılık demek, hüzün demek. Ve satırlara dökülen gözyaşları demek.
Eylül ayına anlam katan, aşıkların kalbine dokunan aşk ve ayrılıktan dem vuran 5 şiiri paylaşmak istiyorum:

Otağ / İlhan Berk
Sevgilim, işte eylül
Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.
Zaman ki sonsuzdur
Bitmemiş şiirler gibidir.
Bazı hüzünleri
Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.
Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
(İsteğin bulanık kıyısında).
Bundan değil midir bizim aşkımızda
Sürekli bir akşam hüznü vardır.
delta ve çocuk

Ben Eylül Sen Haziran / Ümit Yaşar Oğuzcan
Bir eylüldü başlayan içimdeAğaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara

Piraye İçin Yazılmış Saat 21 Şiirleri – 23 Eylül 1945 / Nazım Hikmet Ran
şu anda şimdi, şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir,
– hey gülüm,
beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi!…- O şimdi ne yapıyor,
şu anda, şimdi, şimdi?
Belki dizinde bir kedi yavrusu var,
okşuyor.
Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,
– her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
sevgili, canımın içi ayaklar!…-
Ve ne düşünüyor
beni mi?
Yoksa
ne bileyim
fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
Yahut, insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu? O şimdi ne düşünüyor,
şu anda, şimdi, şimdi?…

EYLÜL SONU / YAHYA KEMAL BEYATLI

Eylül Sabahının Serinliğini / Ataol Behramoğlu
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum
10 Yorum
Hidayet
Şiirler güzeldi. Derlediğin ve bu sayfaya taşıdığın için eline, yüreğine sağlık. Başarılarının devamını dilerim.
ssaygin
Teşekkürler..
güzel sözler
teşekkürler harika bir hikaye olmuş eylül ayı
rüzgar
Sonbaharın hüznünü tamamen yansıtmış. çok duygulu!
ssaygin
Güzel Sözler ve Rüzgar; teşekkürler..
beren yılmaz
eylül aşkların hazan mevsimi
Suat SAYGIN
Hazan ve hüzün mevsimi
bilgi
teşekkürler
Suat SAYGIN
Rica ederim
samsuncilingir
Guzel